Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), sosyal iletişim ve etkileşimde bozulmalar, duyusal anomaliler ve tekrarlayıcı davranışlarla karakterize edilen heterojen bir nörogelişimsel bozukluktur. OSB, genetik yatkınlık gösterir ve sıklıkla Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, anksiyete bozukluğu ve epilepsi gibi diğer hastalıklarla birlikte görülebilir. Tanı süreci, çocuğun gelişim öyküsü ve sosyal etkileşim gözlemlerine dayanırken, erken müdahale sosyal iletişim becerilerinin geliştirilmesinde kritik rol oynar. Müdahale yöntemleri ebeveyn merkezli, terapist destekli ve okul temelli stratejileri kapsar; gerektiğinde eşlik eden psikiyatrik bozuklular ilaç tedavisi de uygulanabilir.
Otizm Spektrum Bozukluğu’nun görülme sıklığı son yıllarda artış göstermiş olup, 2023 verilerine göre 1/36 oranında rapor edilmiştir. Erkeklerde kadınlara kıyasla 4 kat daha fazla görülmekte ve yarıya yakın kısmında zihinsel yetersizlik eşlik edebilmektedir. OSB’nin etiyolojisinde genetik ve nörobiyolojik faktörler önemli rol oynar; nöronal bağlantılardaki değişiklikler ve aşırı bağlantısallık tespit edilmiştir. Genetik çalışmalar OSB’nin yüksek kalıtımsallığını ortaya koyarken, belirli genetik varyasyonlarla ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, ebeveyn psikopatolojisi, ileri ebeveyn yaşı, prematürite ve düşük doğum ağırlığı gibi faktörlerin de OSB riskini artırdığı gösterilmiştir
Otizm Spektrum Bozukluğu, sosyal iletişimde yetersizlik ve tekrarlayıcı davranışlar olmak üzere iki boyutta değerlendirilir. OSB belirtileri genellikle erken çocukluk döneminde ortaya çıkar ve bireyin yaşı, bilişsel düzeyi ve dil becerilerine göre farklılık gösterebilir. Sosyal iletişim sorunları arasında göz teması kuramama, jest ve mimik kullanımında yetersizlik, duygusal alışverişte kısıtlılık ve karşılıklı diyalog kurmada zorlanma yer almaktadır. Etrafındaki diğer çocukların oyunlarına ilgi duymama, beraber oynamayı becerememe, sosyal ilişkileri sürdürememe ve katı kurallara bağlılık gibi belirtiler de sık görülür. Dil becerileri gelişmiş bireylerde bile sosyal iletişimde zorluklar devam edebilir.
Tekrarlayıcı davranışlar, OSB'nin diğer önemli bir özelliğidir ve yaşla birlikte değişkenlik gösterebilir. Sallanma, el çırpma, dönme gibi motor stereotipiler, işlevsel olmayan nesnelere aşırı ilgi ve tekrarlayıcı konuşmalar sık görülür. Rutinlere bağlılık, değişikliklere karşı hassasiyet ve duyusal hassasiyetler de bu bireylerde yaygındır. Belirtilerin ortaya çıkışı yaşa göre farklılık gösterirken, 1-2 yaş arasında bazı çocuklarda gerileme gözlemlenebilir. Okul öncesi ve okul çağında belirtiler devam edebilir ancak eğitim ve destekle bazı alanlarda iyileşme sağlanabilir. Sosyal becerilerde eksiklikler özellikle okul döneminde belirginleşir ve dış dünyadan gelen beklentiler bu bireyler için zorlayıcı olabilir.
Otizm Spektrum Bozukluğu tedavisinde bireyin işlevsellik düzeyine ve ihtiyaçlarına göre bireyselleştirilmiş bir yaklaşım benimsenmelidir. En etkili yöntemlerden biri eğitsel yaklaşımlar olup, sosyal iletişim becerilerini geliştirmeyi, istenmeyen davranışları azaltmayı ve yeni beceriler kazandırmayı hedefler. Uygulamalı Davranış Analizi (ABA), Erken Başlangıçlı Denver Modeli ve Temel Tepki Öğretimi gibi yöntemler, çocukların sosyal ve iletişimsel gelişiminde önemli rol oynar. Ayrıca, konuşma ve dil terapisi ile uğraş terapisi, çocukların günlük yaşam becerilerini artırmada destekleyici tedavilerdir.
OSB’nin temel belirtilerini doğrudan tedavi eden bir ilaç bulunmasa da, eşlik eden psikiyatrik durumlar ve davranışsal sorunlar için ilaç tedavisi uygulanabilir. İlaç kullanımında hedef belirtiler net belirlenmeli, gereksiz ilaç yükünden kaçınılmalı ve düzenli doktor kontrolü sağlanmalıdır. OSB'nin tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir; erken tanı ve müdahale, çocuğun gelişimi açısından kritik öneme sahiptir. Çocuk ve ergen psikiyatri uzmanları, sürecin yönetiminde kilit bir rol oynamalıdır.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
Uzm Dr Ezgi Karagöz Tanıgör